dilimi yuttum, zehirim içime akıyor
ağusu sözcüklerime bulaşıyor usul usul
başını yutan yılan kıvrıl kıvrıl
belkemiğime dolanıyor.
tıslasa sss'si es ve silence...
ve başlangıçta sessizlik vardı
ve konuş dedi annem evrenimin yaratıcısı.
Friday, March 23, 2012
Saturday, April 30, 2011
karnımda büyütüyorum seni
sizin spermleriniz asit saçar
nisan yağmurlarından kaç
karnıma alıyorum yeşili, maviyi
içimde tohumlanan evrenin sesi
zerrecik çaldım büyütmek için
mis kokan çiğ tanesini
sizin spermleriniz asit saçar
içimden çıktığında dünya
uysal, çekin elinizi.
nisan yağmurlarından kaç
karnıma alıyorum yeşili, maviyi
içimde tohumlanan evrenin sesi
zerrecik çaldım büyütmek için
mis kokan çiğ tanesini
sizin spermleriniz asit saçar
içimden çıktığında dünya
uysal, çekin elinizi.
Saturday, January 16, 2010
annem
annem gee, gee; otu otu.
annem dedim, annem dedi. ayna olup dile gelen, anneye anneden haber getiren.
annem dedim, annem dedi. ayna olup dile gelen, anneye anneden haber getiren.
Wednesday, July 15, 2009
tararam taririram tararam...
yalnız bakire, yaşı geçgin neşesi sesinde çınlıyor, ellerini havada kavuşturmuş parmak şıklatıyor; tararam taririram tararam, benim oğlan tempo tutuyor sesine, bedenini sağa sola sallıyor ciddi ifadesiyle. hoppala hoppala yavrum, tararam taririram tararam...
Wednesday, April 1, 2009
dingin
ıspanağı suya koydum, dingin bir nisan; sessizce yemek yedik ana- oğul; içimden bir parça on aydır nefes alan; gı; ga ga; me, me , me, ne, ne , ne, an, ne, ne ... caz radyoda açık...
Wednesday, March 4, 2009
yeni çıkı- çiki çiki baba
saat sabah beş, ezan okunuyor, köpekler uluyor, uyandı, emdi ve yatakta oturdu, kucağıma aldım, yürüyoruz bir ileri bir geri, uyusun da büyüsün ninni, tıpış tıpış yürüsün nin-niii, uyusun da büyüsün nin-niii, tıpış tıpış yürüsün nin-niiii...
uykuluyum, belim ağrıyor, kafasını omzuma gömüyor; niye uyanıyor diye sinir harbi yapıyorum içimde, tracy hogg üstüme çullanıyor, yanlış uyku stratejileri, olmuyor, iyi ebeveyn değilsiniz, sağlıklı bebekler sağlıklı uykular mı nedir kitabının yazarının kafamda belirlediğim kalın erkek sesi mahkeme yargıcı edasıyla kafamda bangırdıyor, kronik uykusuzluk çeken bebekler uykunun hafif olduğu sabahın beşinde uyanır, çık çık çık olmuyor olmuyor, beceremiyorsunuz, bebeğinize kendi başına uyumasını öğretmelisiniz, ona zararınız dokunuyor, memede ya da yürüyerek onu uyutmak, çık çık çık olmuyor...
sinirleniyorum, montessorinin tiz sesi yatıştırıyor beni, tiz ve sinirli ve hırçın bir tonu var marianın, bebekler ruhsal embriyo, zavallılar büyüklerin eline, insafına kalmış ruhlar; gelişimleri köstekleniyor, içlerindeki cevher paslanıyor, köreliyor; tanrıçay ya sabır, ya sabır, peki ben! benim ruhum ne olucak? ya sabır ey tanrıçay ya sabır!!!
kafası düşüyor iyiden iyiye, mis kokulum, mem deyişlim, me-me-me memeleyenim, yavrum, kuzum, yorgunum... ga , ga, ga on aylık oğluşum, iki dişli canavarım, üst dişi çıkanım gözlerini yum, yum, yum ya da ham yapacağım seni ham, ham ,ham... ey eleştirmen olur da bu metni okursan ham ham hamdan hemencecik oral dönemime oradan anne sadizmine falan gideyim deme, "yiyeceğim ben bu çocuğu" lafın gelişi.
bir aşağı bir yukarı, yatakta meme faslı, bir, iki, üç sonunda ikimiz de mayışmışız, saat yedi olmuş olmalı, ga, ga, ga, günaydın.
bir kibrit kutusu peynir, diyet menülerini hatırlatıyor, ya anaların anaları çatalhöyük mağarasındaki zamanların değeri bilinen, sayılan anası bebeğini neyle beslerdi? bir tatlı kaşığı pekmez, bir yumurtanın sarısı; armutun suyu... market listesine eklenen süt, bez... eline bir kaşık ve tencere kapağı... sudan devlet başkanı yargılanacakmış, bak bebeğim radyo bu dinlediğimiz. ali babanın bir çiftliği var, çiftliğinde...
uykuluyum, belim ağrıyor, kafasını omzuma gömüyor; niye uyanıyor diye sinir harbi yapıyorum içimde, tracy hogg üstüme çullanıyor, yanlış uyku stratejileri, olmuyor, iyi ebeveyn değilsiniz, sağlıklı bebekler sağlıklı uykular mı nedir kitabının yazarının kafamda belirlediğim kalın erkek sesi mahkeme yargıcı edasıyla kafamda bangırdıyor, kronik uykusuzluk çeken bebekler uykunun hafif olduğu sabahın beşinde uyanır, çık çık çık olmuyor olmuyor, beceremiyorsunuz, bebeğinize kendi başına uyumasını öğretmelisiniz, ona zararınız dokunuyor, memede ya da yürüyerek onu uyutmak, çık çık çık olmuyor...
sinirleniyorum, montessorinin tiz sesi yatıştırıyor beni, tiz ve sinirli ve hırçın bir tonu var marianın, bebekler ruhsal embriyo, zavallılar büyüklerin eline, insafına kalmış ruhlar; gelişimleri köstekleniyor, içlerindeki cevher paslanıyor, köreliyor; tanrıçay ya sabır, ya sabır, peki ben! benim ruhum ne olucak? ya sabır ey tanrıçay ya sabır!!!
kafası düşüyor iyiden iyiye, mis kokulum, mem deyişlim, me-me-me memeleyenim, yavrum, kuzum, yorgunum... ga , ga, ga on aylık oğluşum, iki dişli canavarım, üst dişi çıkanım gözlerini yum, yum, yum ya da ham yapacağım seni ham, ham ,ham... ey eleştirmen olur da bu metni okursan ham ham hamdan hemencecik oral dönemime oradan anne sadizmine falan gideyim deme, "yiyeceğim ben bu çocuğu" lafın gelişi.
bir aşağı bir yukarı, yatakta meme faslı, bir, iki, üç sonunda ikimiz de mayışmışız, saat yedi olmuş olmalı, ga, ga, ga, günaydın.
bir kibrit kutusu peynir, diyet menülerini hatırlatıyor, ya anaların anaları çatalhöyük mağarasındaki zamanların değeri bilinen, sayılan anası bebeğini neyle beslerdi? bir tatlı kaşığı pekmez, bir yumurtanın sarısı; armutun suyu... market listesine eklenen süt, bez... eline bir kaşık ve tencere kapağı... sudan devlet başkanı yargılanacakmış, bak bebeğim radyo bu dinlediğimiz. ali babanın bir çiftliği var, çiftliğinde...
Monday, March 2, 2009
eski çıkı- ormanda ölüm yokmuş
meğer ormanda ölüm yokmuş
o el camille’in eliymiş meğer
sandığın gibi kaburga değil
yosun kokulu toprakmış sana şeklini veren
saçların amazonların yağmuruyla yıkanmış meğer
senin için en tekin yer ücra köşeleri dionysos ayinlerinin
duydukça kahkahanı çıldırır koca Hades
düşler kraliçesi anima çıktı tahtına
artık onun boyunduruğunda sabah yıldızı
kiraz ağaçları günebakanlar mor çiçekleri bâkirelerin.
Bil ki dedi Pythia
ormanda ölüm yokmuş.
o el camille’in eliymiş meğer
sandığın gibi kaburga değil
yosun kokulu toprakmış sana şeklini veren
saçların amazonların yağmuruyla yıkanmış meğer
senin için en tekin yer ücra köşeleri dionysos ayinlerinin
duydukça kahkahanı çıldırır koca Hades
düşler kraliçesi anima çıktı tahtına
artık onun boyunduruğunda sabah yıldızı
kiraz ağaçları günebakanlar mor çiçekleri bâkirelerin.
Bil ki dedi Pythia
ormanda ölüm yokmuş.
Subscribe to:
Posts (Atom)